Türkiye'nin gezilip görülecek tarihi ve doğal güzelliklerini, camilerini,müzelerini,saraylarını tanıtmaya çalıştığım bu sayfayı oluşturdum.
Bumerang
9 Ekim 2011 Pazar
İstanbul-Darülaceze
İstanbul'a gittiğim zaman dişimdeki problem nedeniyle Ok meydanı Ağız ve Diş Hastanesi'ne gittim. Buradan çıktıktan sonra etrafıma bakınırken Darülaceze yazan tabelayı gördüm ve yolu takip ettim. Sonunda Darülaceze'nin kapısının önüne geldim. Kapıdaki görevlilerden izin isteyerek içeri girdim. Bahçede bir okulun öğrencileri vardı ve burada kalanları ziyarete gelmişlerdi. ben de onlarla bir dolaştım.İçerisi çok büyük binalardan oluşan bir kompleks. Kendine bakabilen kadınların kaldığı blok, kendine bakabilen erkeklerin kaldığı blok, yatalak kadınların kaldığı blok,yatalak erkeklerin kaldığı blok, iş atölyeleri, çocukların bakıldığı blok, cami ve kilise var.Buradaki yaşlılarla sohbet ettim.Onlarla uzun uzun konuştuk.Çok memnun oldular.Bizim burada her şeyimiz var,biz sadece muhabbet edecek insanları arıyoruz diyorlar.Yaşlı amcalar, teyzeler bahçedeki büyük ağaçların altındaki banklara oturmuşlar.İçlerinde özürlü olanlar da var ama onlarda hep beraber oturmuşlar,vakit geçiriyorlardı.İş atölyelerine gittim.Çorap atölyesinde erkek çorapları dokunuyor.Bunlardan 2 çift aldım.Parası kuruma kalıyor, oradakilerin ihtiyaçları karşılanıyor. Takı yapıp satan bir amca vardı.Siirt battaniyesi, şal, atkı,kilim dokunan atölyeler var.Bunları yapamayacak durumda olanlar yığılı bir sürü gazeteyi ince şeritler halinde yırtıyorlar. Bunların ne işe yaradığını,sadece vakit geçirmeleri için mi böyle bir iş yaptıklarını sordum.Bunlar kağıt hamuru haline getiriliyormuş,yapılan boyutlu resimlerin arkasına dolgu malzemesi oluyormuş.Kalanı ise hayvan barınaklarına gönderilip yavru kedi ve köpeklerin altlarına konuyormuş. Çok güzel resimlerin yapıldığı, seramik çalışmalarının yapıldığı atölyeler var.Buralarda yapılanlar ayrıca satılıyor. Yazma oyaları yapıp satan teyzeler vardı.O gün geç vakte kadar orada kalıp teyzelerle, amcalarla güzel bir gün geçirdim. Bir daha ki İstanbul'a gidişimde tekrar yanlarına gelmek üzere oradan ayrıldım.Herkes oraya arada bir uğrasa o kadar çok memnun olacaklar ki. Dedikleri gibi hiç bir şeye ihtiyaçları yok.Bakılıyorlar, yemeklerini yiyorlar, doktor kontrolünden geçiyorlar.Tek istedikleri konuşmak.Bir de buraya bağışlar gerekiyor.Çünkü burada bakılanların bütün ihtiyaçları kurum tarafından karşılanıyor.
Şimdi de biraz Darülaceze'den bahsedeyim:
İstanbul'daki dilencileri, sokaklarda gezen başıboş, kimsesiz çocukları,cami avlusunda yatıp kalkan kimsesizleri bir araya toplayarak korumak,onları sanat sahibi yapmak için zamanın padişahı II: Abdülhamit tarafından 72.000 altın liraya yaptırılmış.Resmi açılışı 31 Ocak 1896'da yapılmış.Burada din ve mezhep ayırımı yapılmadığı için de cami ve kilise yapılmış.
Darülaceze'ye din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin İstanbul'da doğmuş veya İstanbul'da oturan yoksul,kimsesiz, çalışamayacak durumda olan ihtiyarlarla sokağa terk edilmiş kimsesiz çocuklar kabul edilmekte.
Sizin de yolunuz İstanbul'a düşerse bir kaç saatinizi oraya ayırın, orada kalan yaşlıların gönlünü alın.
Fotoğraf çekimine izin vermedikleri için sadece dışarıdan görünüşü fotoğraflayabildim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder