İstanbul'a yıllar önce gittiğimde Rumeli Hisarı'nı gezmiştim. Geçen yıl gittiğimde 2 ay öncesi dizimden sakatlandığım için tekrar gezmek istediğim halde gidemedim.Ancak bir önceki yıl İstanbul'a gittiğimde çıktığım boğaz turunda burada yayınladığım fotoğrafları çekmiştim.Ben de sizlere bu fotoğraflarla Rumeli Hisarı'nı tanıtmak istedim.Bu gezi sırasında rehberimiz bize çok güzel açıklamalarda bulundu. Ben de size hem ondan duyduğum hem de internetten okuduğum kadarıyla açıklamalar yapmaya çalışacağım.
Bu eser, kale mimarisi bakimindan bir harika, Türk tarihi için kalebelgelerden biridir. Bu muazzam eser sadece 4 ay 16 günde tamamlanmis ve bunun bir rekor olduğu belirtiliyor. Bu kadar kisa surede yapilan hisarin üç büyük kulesi de dünyanin en büyük kale burçlarina sahip ve bunun da bugüne kadar aşılamayan ikinci rekor olduğu belirtiliyor.
Rumeli hisarı, Anadolu Hísarı'nin tam karşısında bulunuyor. Ìki hisar arasi boğazın en dar yeri. Yunan istílâsina çikan Pers kralı Darã, M.Ö: 5.yy.da, 700 bin kişilik órdusunu, Anadolu'dan Avrupa yakasına, boğazin o mevkiine kurulan yüzer köprüden geçirmiş. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de burasının orduların kıt'adan kıt'aya geçiş yolu olabileceği düşünülerek iki kıt'aya hükmetmek için bu geçidin güven altinda tutulmasi gerektiği düşünülmüş. |
Fatih Sultan Mehmed'in babasi Murad Han'in Rumeli'ye geçmesini engellemek için Bizans imparatoru kadirgalari ile bu mevkii tutmuş. İki kıt'aya hükmeden Türkler için boğaz geçidinin tam olarak güven altina alınması kaçınılmaz olmuş. Ayrıca, Istanbul'u fethetmeye karar veren Fatih Sultan Mehmed, Bizans'ın yardımına gelecek yabancı gemilere Bodaz geçidini kapamak gerektiğini düşünerek
Boğaziçi kiyilarinda bir keşif yaptırıyor. Boğazın en dar yerini tespit ettirdikten sonra hisarın yapılacağı yeri bizzat işaret ediyor. Hassa mimarlarıyla birlikte yapının ana plånlarını bizzat hazırlıyor.
Fatih, bin duvarcı ve dülger ile çok sayıda amele ve harç ustası, ayrıca hisarın yapımı için gerekecek malzemelerin temini için ülkenin her yanına emir gönderiyor.
Bizans İmparatoru Konstantin Dragazes, Fatih'in kararını öğrenince korkuya kapılıyor. Çünkü Fatih'in asıl amacını anlıyor. Derhal, en zeki ve ikna kabiliyeti olan elçilerini toplayarak Fatih'e gönderiyor. Bu elçilerle şehzade Orhan'a vermesi gereken ama bir süredir ödemediği vergiyi de yolluyor.
Bìzans elçileri uzun uzun dil dökerek, pek çok sebep sayarak, bu hisarın yapılmasına gerek olmadığını Sultan'a kabul ettirmeye, onu kararından vazgeçirmeye çalışıyorlar. Bunun, iki devlet arasındaki anlaşmalara aykırı ve tecavüz sayılacak bir hareket olduğunu da söylüyorlar.Konuşma tarzlarında hem rica ve gerekirse teminat vermek, vergiyi arttirmak gibi tavizler, hem de tehdit vardi. Fakat Fatih'in cevabı kesin oluyor.
BENİM KILICIMIN HÜKMETTİĞİ YERLERE SİZİN İMPARATORUNUZUN HAYALLERİ BİLE ULAŞAMAZ.
Bizans elçilerini dinleyen Fatih onlara şu cevabı veriyor: "Ey Rum çelebileri, ben size karşı bir tecavüzde ve anlaşma hükümlerine aykırı bir davranışta bulunmuyorum. Maksadım, size zarar vermeyecek şekilde kendi menfaatlerimi korumaktır.Taahhüdüne sadık kalmak, karşı tarafa zarar vermemek şartıyla, insanların kendi menfaatlerini gözetmeleri herhalde haklı ve herkese müsaade olunan bir şeydir. Biliyorsunuz ki Avrupa ve Asya gibi iki ayrı kıt'ada hukmediyorum ve her iki kıt'ada muhaliflerim, muarızlarım çoktur. Kendi memleketimizi kendi isteğimizle hasımlarımıza bırakmak istemiyorsak, her yerde hazır ve nazır olmak, her iki kıt'anın ihtiyaçlarını karşılamak, savunmalarını temin etmek zorundayız.'' Ìmparatorunuzla Macarlar ittifak edip babamın Rumeli'ye geçişine mani olmak istedikleri zaman güç durumda kaldığımızı unuttunuz mu? Kadırgalarınız Boğaz'ı kapadı.Babam Murad Han Cenevizliler'den yardım istemeye mecbur oldu. Ben o vakit pek gençtim ve Edirne'de bulunuyordum.Türkler ve bütün Müslümanlar bu tavrınız karşısında dehşete kapıldılar. Siz ise o durumda bizleri tahkire kalktınız. Babam Rumeli'nde bir hisar yapmaya daha o zaman yemin etmişti. Iste o yemini ben yerine getiriyorum''
''Denizlerine ve topraklarına sahip olamayan bir hükümdar utanılacak durumlara düşer. Şikãyet ettiğiniz bu hisarı inşa edeceğim. Zaten yer bizim yerimizdir. Orası, eskiden beri Asya'dan Avrupa'ya geçiş yolumuzdur. Barışın devamını istiyorsanız bu meseleye karışmazsınız. Şayet bizi geçiş hakkından mahrum etmek istiyorsanız o zaman iş değişir. Ama haddinizi bilir ve bizim işlerimize karışmazsanız ben de barışı bozmam.. Şunu da iyice bilesiniz ki, benim kılıcımın hükmettiği yerlere sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz!''
15 Nisan 1452 günü hisarın inşaatına başlanıyor. Güzel bir organizasyon ve iş bölümü yapan Fatih her bölümün inşasını bir paşanın denetimine veriyor. Fatih, deniz tarafına düşen bölümün inşaatını da bizzat üzerine alıyor.
Hisarın yapımı için gereken keresteler İznik'ten, Karadeniz Ereğlisi'nden; taş ve kireç yine Anadolu'dan ve civardan temin ediliyor.Fatih, inşaatta görev alan işçi, usta, memur ve paşalar arasında bir rekabet, bir yarış havası estiriyor ve hiçbir masraftan kaçınmıyor böylece, ilkbaharda inşaatına başlanan hisar, yaz bitmeden, 31 Ağustos günü, yani 4 ay 16 günde tamamlanıyor. Bu kadar kısa bir sürede meydana gelen büyük eser karşısında dost düşman hayranlığını gizleyemiyor, Bizans ise başına nelerin geleceğini íyice anlıyor.
Buyük kulelerí birleştiren çevirme duvarlarının kuzeyden güneye uzunluğu 250, doğudan batıya uzunluğu ise 125 metre. Güneye bakan kulenin yakınında, cephane ve erzak mahzenlerine giden yolların ucunda, iki gizli kapı var.
Hisar, yukarıdan bütünü ile seyredildiği zaman eski yazı ile `Muhammed ismi okunuyor. Fatih Sultan Mehmed, istanbul'a ilk mührünü, ismini kale ile yazmak suretiyle vurmuştur.
Boğaz geçişini kestiği için Fatih tarafından BOĞAZKESEN adı verilen hisara, daha sonra Rumeli Hisarı deniyor. Anadolu yakasındaki GÜZELCEHÌSAR da Anadolu Hisarı adını alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder