Bugün de size gidip görünce hayran kaldığım, hatta aşık olduğum bir şehirden söz edeceğim. Zaten Türkiye'de nereye gitsem o yere aşık olup geliyorum. Allah bize ne güzel bir memleket vermiş.Ah bir de kıymetini bilebilsek.
2010 yılında oğlum askerlik için Hatay Serinyol'a gitti. Acemiliğini burada yaptıktan sonra dağıtımla Şırnak'a gitti. Yemin töreni için Hatay'a gitmemiz gerekiyordu. Ben 1981 yılında Urfa'ya görev nedeniyle gittiğimde Hatay'a uğramadan gidiyorduk, hep merak ederdim. Nasip oğlumun askerliğineymiş. Neyse uzatmayalım, 2 gece Antakya'ya 10 dak. kadar uzaklıkta harbiye denilen bir yerleşim yerine gittik.Muhteşem güzellikte bir yer. Burada 2 gece kaldık. Yemin töreninden sonra biraz da Hatay'ı gezelim dedik.Mozaik Müzesi'ni gezdik, şehrin içini gezdik.Bol bol kebaplardan ve künefe yedik. Burada 2 gün kaldıktan sonra İskenderun'a geçtik, 3 gün de orada kaldık.
Hatay'da gezdiğimiz yerlerden birisi de Saint Pierre Kilisesi'ydi. Dağın eteğinde yapılmış bir kilise. Orada bir gruba rehberlik yapan kişinin yanına katılıp anlattıklarını dinledik.
Bu mağara - kilise, Antakya'da Hristiyanlığın yayılma döneminden kalan tek yapı.Stauris (Hac) Dağı'nın eteğindeki bu mağarada St. Paul, St. Pierre ve Barnabas ilk Hristiyan cemaat ile toplanıp onlara vaz vermişler.Yani burasının insanlık tarihinin ilk kilisesi,ilk vaaz verilen yer, Hz. İsa'nın öğretilerinin ilk yayılmaya başladığı nokta, ilk vaftiz yapılan yer ve Hristiyanların hac merkezi olduğunu söyleyebiliriz.
İncil'in Resullerin İşleri bölümünde ,Barnabas'ın Tarsus'a giderek Pavlos'u Antakya'ya getirdiği ,burada 1 yıl birlikte çalışarak Hristiyanlığı yaydıkları ve bu dine inananlara ''Hristiyan'' adının verilmesinin Antakya'da gerçekleştiği bilinmekte.
Döşemesinde V. yy. dan kalma mozaik parçaları ile sunağın sağındaki duvarda bir zamanlar duvarı tamamen kaplayan fresklerden kalan izler bulunmakta.
Kilisenin bulunduğu yerden Hatay'ın görünüşü.
Sunağın üzerindeki mermer Saint Pierre heykeli 1932 yılında yerleştirilmiş.
Dağa açılan tüneli bir zamanlar burada toplanan Hristiyanların baskınlar sırasında kaçmak için kullandıkları sanılmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder