Bumerang

15 Kasım 2011 Salı

Bursa-Cumalıkızık Köyü

         Bursa'ya oğlumun mezuniyet töreni için giderken kendi arabamızla gitmiştik.Hazır oradayken gezilecek yerleri gezelim bir daha göremeyiz demiştik.Çok ta iyi oldu.Törenin ertesi gününü sadece gezi için ayırdık.Aslında yağmur yağacak gibiydi ama bir daha zaman bulamayız diye önce Bursa'nın Kestel ilçesinde bulunan Saitabad Şelalesi'ne gittik.Harika bir yerdi ve orayı da bu yazımdan sonra anlatacağım.Orada piknik yaptıktan sonra Bursa'ya geri dönerken aklımıza ertesi güne bırakmayalım,buraya kadar gelmişken bir de Cumalıkızık Köyü'ne gidelim diyerek arabanın yönünü çevirdik. O sırada öyle bir yağmur bastırdı ki,bir adım atmak imkansız. Biraz bekledik,yağmur dinince istikamet doğru Cumalıkızık.Neyse köye vardık.Köy meydanına gelince kendimi bir masal köyünde gibi hissettim. Çok güzel,şirin bir köy.Televizyonda oynayan Kınalı kar dizisi de bu köyde çekildiği için çok merak ediyordum.
     
        Cumalıkızık evleri 300 yıl önceden kalma.Yıllar içinde birçok şekil değiştirmiş olan evler 2000 yılında yapılan restorasyon çalışmasıyla bu halini almış.
        Cumalıkızık Köyü  Uludağ eteklerinde yer alan 7 kızık köyünden birisi.Köyün Osmanlılar'ın Bursa civarına yerleşmeye başladıkları yıllarda kurulmuş, 700 yıllık bir vakıf köyü olduğu söyleniyor.
     
        Köy sokaklarından her zaman kaynak suları akıyor. Sokaklar eski haliyle korunduğu için oldukça dar. Yerler taş döşeli. Köy meydanında çok güzel  evler var. Kocaman bir ağaç ta meydanı süslüyor.


     
         Köyün turizme açılmasıyla köy kadınları için iş sahaları oluşturulmuş. Gözleme,ekmek,makarna,tarhana gibi kendi yaptıkları ürünleri ve el işlerini satıyorlar.
     
        Cin aralığı, tek bir insanın geçebileceği darlıkta kestirme bir yol. Gerçi burası küçük bir köy ama yine de alt sokağa çıkmak için zamanında böyle kestirme bir yol yapılmış.





     
       Eskiye sadık kalınarak restore edilmiş evler taş,kerpiç  ve ahşaptan oluşuyor.Alt kısım   hizmet alanları ve avludan oluşuyor. Ahşap merdivenlerle üst katlara çıkılıyor. Evlerin 2. katından aşağılara doğru baktığınızda çok güzel kiremitleriyle evlerin üst kısımlarını görebiliyorsunuz.


     
     Biz Kınalı Kar  dizisinin çekildiği evde yemeğimizi yedik.Odalarda sedirler var.Otantik bir şekilde yerleştirme yapılmış.


     Bursa'ya gidip te buraları görmeden gitmek olmaz. Artık ben elimden,dilimden geldiğince Cumalıkızık köyünü anlatmaya çalıştım. Sizler de bu güzel köyü görmeden Bursa'dan gitmeyin.

Bursa-Irgandı Köprüsü

      Bursa'da müzeleri gezerken sokak başlarında kahverengi levhalara yazılmış yazılar hep dikkatimi çekti.Çünkü buralar tarihi yerlerin var olduğunu gösteren işaretlerdi.Kahverengi levhanın ok şeklindeki ucunun gösterdiği yere gittim ve büyük bir şaşkınlığa uğradım.O kadar güzel bir yerdi ki anlatamam. Yüksek bir derenin üzerinde, sıra sıra dükkanların yan yana sıralanmasıyla oluşmuş bir köprü. Hemen gidip gezdim, dükkanların içine tek tek girip içerideki sahiplerinden bilgiler aldım.Bir de oradan ayrılmadan bir broşür aldım ve size burada verdiğim bilgileri oluşturup yazmaya çalıştım.

   
      Anlatılanlara ve yazılanlara göre Irgandı Köprüsü, Bursa'nın Yıldırım ilçesiyle Osmangazi ilçesini birbirine bağlayan köprülerden en önemlisi.Gökdere'nin üzerinde bulunuyor.1442 yılında Pir Ali oğlu tüccar Muslihiddin tarafından yaptırılmış.Tarihi kaynaklarda üzerinde 31 dükkan ve 1 mescit ile 2 adet depo (ahır) bulunduğu belirtilen köprü, 1885 depreminde büyük zarar görmüş.1922 yılında Yunanlılar'ın şehri terketmesi sırasında ise bombalanarak  tahrip edilmiş.1442 yılında yapılan dükkanlardan günümüze hiç bir şey kalmamış.
       Nitelik açısından dünyada  yer alan arastalı dört köprüden ( İtalya: Ponte Vecchio,Ponte Rialto, Bulgaristan: Osma Köprüsü,Türkiye: Irgandı Köprüsü) birisidir.
        2005 yılında Bursa belediyesi tarafından köprünün işlerlik kazanması amacıyla çalışmalar başlatılmış, kar amacından uzak bir sanat köprüsü haline getirilmiş. Bu çalışmalarla  köprünün üzerinde hat, ebru,tezhip,minyatür, sedefkarlık,ahşap oymacılığı, nakkaşlık, geleneksel Türk el sanatları,Bursa bıçağı ve metal işleme sanatı, Bursa-İznik yöresi çiniciliği,Bursa dağ yöresi kültürü, Bursa'ya özgü damak tadıyla sunulan mantı, sepet ve köfüncülük,Bursa üzerine oldukça değerli araştırmaların yer aldığı Bursa kitaplarının satışının  yapıldığı dükkanlar hazırlanmış. 
                                                                         

Köprünün üzerinde gezerken bir dükkan gözüme çarpıyor. Kapının önünde  bildiğimiz, yemek yerken kullandığımız çatal,kaşık,bıçaklardan yapılmış eserler var. Büyük bir dikkatle izlerken yanıma bir bey geliyor ve tanışıyoruz. Bu eserleri yapan kendisiymiş. Dükkanın içinde duvarlarda asılı fotoğraflarda bir çok dvlet büyüğünün resmi var. Birlikte çekilmişler. Bu işe nasıl başladığını,bununla ilgili eğitim alıp almadığını soruyorum. Bana kendisini anlatıyor ve kendisini anlatan bir broşür veriyor. Ben de burada size bu sanatçıyı anlatmak istiyorum.
        
       Adı Yılmaz Emen.1942 Bursa doğumlu.İlkokul 1. sınıfa kadar okumuş. Henüz 8 yaşındayken  kılıç,bıçak yapan bir ustanın yanında çalışmaya başlamış. Daha sonra da mutfak eşyalarıyla heykeller yapmaya başlamış.Bir çok üstün hizmet ödülü almış.Geçtiğimiz yıllarda kendisine Devlet sanatçısı ünvanı verilmiş.Bu köprüyü ziyaret ederseniz ve döndüğünüzde birilerine hediye almak isterseniz buradaki eserlerden alabilirsiniz.
                                                       

                                                   
       Not: Üzerinde ismim olmayan fotoğraflar Sayın Haluk İlhan Bey'den alınmıştır. Fotoğraflar için kendisine teşekkür ederim.
       Bursa'ya giderseniz mutlaka bu köprüye de gidin. Üzerindeki küçük dükkanlara girin ve yapılan çalışmaları kendiniz görün.

13 Kasım 2011 Pazar

Bursa Yeşil Cami

        Bursa'ya gittiğimde bir gün internetten Bursa'da gezilecek yerlere bakıp kendimce bir plan yaptım. Bütün bir günümü ayıracak şekilde notlarımı aldım ve çıktım yollara.Sora sora Bağdat bulunurmuş,ben de aradığım yerleri buldum. Akşam müzelerin kapanma saatine kadar zaman nasıl geçti anlamadım.Elimde fotoğraf makinası,durmadan resim çekiyorum. Her müzede fotoğraf çekimine izin vermedikleri için görevlilere soruyorum.Beni bu arada gazeteci sandılar. Benden başka da gezen yok.Ben de böyle yerlere merakım olduğunu,çektiğim fotoğrafları internet sayfamda paylaştığımı,böylece ülkemin güzelliklerini başkalarının da görmelerini sağladığımı anlattım.O gün önce Anadolu Arabaları Müzesi'ne, oradan İslam Eserleri Müzesi'ne, Yeşil Türbe ve Yeşil Cami'ye, Bursa Kent Müzesi'ne ,en son da Tarihi Irgandı köprüsüne gittim. Akşam eve geldiğimde de kıpırdayacak halim yoktu. İşte size bu gezimdeki gittiğim yerlerden Yeşil Cami'yi tanıtmaya çalışayım.
        
        Bursa'nın simgesi haline gelen Yeşil Cami bir Osmanlı eseri olup 1419 - 1420'de Çelebi Mehmet tarafından yaptırılmış. Bursa'da Yeşil semtinde bulunmakta.Bu eser cami,türbe,medrese,imaret ve bunlara 1485 yılında eklenen hamamdan meydana gelmiş.Bu yapı topluluğunun mimarı Hacı İvaz Paşa.Nakkaşlığını İlyas Ali oğlu Ali,ahşap işlerini Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali, çini işlerini de Mehmet mecnun yapmış.
        Planı ters T şeklinde olup iç kısmı 8 bölüme ayrılmış. Mihrabın bulunduğu kubbeli kıble eyvanıyla yan eyvanlar,ortadaki üzeri kubbeli esas mekana açılıyor.Esas mekanın ortasında bir şadırvan var.
     
                                                     
        Yeşil Cami içindeki çiniler, Osmanlı çiniciliğinin en güzel örnekleri olarak gösteriliyor.Çinilerde renkli sır tekniği kullanılmı.,cami adını da buradan alıyor.
                                                                         
        Giriş kapısının üzerinde bulunan kitabede , Ahi Beyazit oğlu Vezis Hacı İvaz Paşa'nın ,Çelebi Sultan Mehmed'in emriyle bu caminin planını çizip ölçülerini tesbit ettiğini ve süslerini ısmarladığını okuyoruz.
         Caminin bütün duvarları 3 m. yüksekliğe kadar koyu yeşil, açık ve koyu mavi çinilerle kaplı.Büyük mihrabı baştan başa çinilerle örtülü.Mihrabın ortası beş köşeli beyaz, açık ve koyu mavi,siyah ve altın renkli çini kabartmalardan meydana gelmiş.
         
        Bursa'ya gezmeye gelirseniz Yeşil Cami ve yeşil Türbe'yi görmeden gitmeyin.Anlatması,tanıtması benden gezmesi sizden olsun.

11 Kasım 2011 Cuma

Bursa-Yeşil Türbe

       Bursa'ya oğlumun Uludağ Üniversitesinde okuması dolayısıyla defalarca gittim. Bir çok yerini gezip fotoğrafladım. Bunlardan birisi de Yeşil cami ve karşısında yer alan Yeşil Türbe.
        Bursa'ya adım attığınız dakikadan itibaren kendinizi bir açık hava müzesinin içinde buluyorsunuz. Gezip görülecek o kadar çok yeri var ki,hepsini kısa süre kalacaksanız yetiştiremezsiniz. Ben Bursa'ya defalarca gittiğim için çoğu yerini gezebildim. Diğer gezdiğim yerleri de sırasıyla sayfamda paylaşacağım.
        Bugün yazmak için sırada Yeşil Türbe var.




          Yıldırım Bayezıd´ın oğlu Çelebi Sultan Mehmet tarafından Yeşil Cami ile birlikte 1421 yılında yaptırılmış.Türbe kentin doğusunda Yeşil semtinde, Yeşil Cami´nin karşısındaki tepe üzerinde bulunuyor.( Karşıdan baktığınızda can alıcı rengiyle hemen kendini farkettiriyor. Etrafında küçük dükkanlar var ve buralarda çok çeşitli hediyelik eşyalar satılıyor.) Mimarı Hacı İvaz Paşa´dır. Nakkaşları Ali bin İlyas Ali, Mehmed el Mecnun´dur. Türk mezar anıtlarının en gösterişlilerinden biri olan Yeşil Türbe ismi ile  bilinen türbenin yapımı Çelebi Sultan Mehmet’in ölümünden kırk gün önce h.824 (1421) yılında bitirilmiş .
                                                                               
         Yeşil Türbe’nin sekiz köşeli bir planı var.  Sekiz köşeli bir kasnağa oturan kubbenin yüksekliği 6.60 m. çapı ise 15m.Kasnağın her tarafında sivri kemerli bir pencere yer almıştır. 
         Yeşil Cami’nin mihrap yönünden, cami ile türbeyi birbirinden ayıran Yeşil Caddesi’nden merdivenle bahçe içerisindeki türbeye girilmektedir. Geniş kapısı üzerindeki yazılı kitabede “Burası Medfun Said, Şehid Sultan oğlu Sultan Mehmed Bin Beyazıd’ın türbesidir. 824 senesi Cemaziyellülâsında vefat etmiştir” yazılı. 

         Türbenin dış duvarları kubbe kasnağına kadar 6 köşeli, yeşil ve firuze yeşili çinilerle kaplı. Girişin solundaki çiniler orijinal ve diğerleri geç devirlerde yapılan onarımlar sırasında yenilenmişler. Türbenin kenarlarında ayna kısımları sivri kemerli dikdörtgen birer pencere var. Bunların üzerleri açık mavi zemin üzerine renkli sülüs yazılarla süslenmiş. İstiridye kabuğu şeklinde sonuçlanan kapı nişinin iki yanında ise küçük çinili mihraplar yer almış. Ceviz ağacından türbe kapısına geometrik örgü motifleri işlenmiştir. Türk ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden olan bu kapı Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali’nin eseridir. 
       

  İki basamakla girilen türbenin ortasına sekiz köşeli bir kaide ve Çelebi Sultan Mehmet’in sembolik sandukası yerleştirilmiş. Sandukanın alt kısmında, koyu mavi ve sarı renkli zemine stilize gelincik ve lotus motifleri ile bezenmiş çiniden küçük mihrapçıklar peş peşe sıralanmış. Bunların etrafını da altın yaldızlı bir kitabe çevirmiş.

 Türbenin iç duvarları 3 m. yüksekliğe kadar sekiz köşeli, yeşil çinilerle kaplanmış. Bunların üzerilerinde de Selçuklu üslubunda madalyonlar, pencere üzerindeki ayna kısmında Hz.Muhammed’in sözlerini içeren yazılar bulunmakta. 


         
Bursa'ya gelirseniz Yeşil Türbe'yi ve aşağısında bulunan Yeşil Cami'yi mutlaka ziyaret edin.